Takıntı ve saplantılar, insanın zihinsel dünyasında derin izler bırakan, bazen farkında olmadan hayatının kontrolünü ele geçiren unsurlar arasında yer alır. Bu konuyu daha iyi anlamak için farklı açılardan ele alınmış dört özgün kurgu sizlerle!
Aynadaki Yabancı
Berrin, her sabah aynaya baktığında bir şeylerin yerinde olmadığını hissederdi. Saçının ayrımı, kirpiklerinin kıvrımı, hatta tenindeki en ufak leke bile onun için büyük bir sorun haline gelmişti. Günler geçtikçe aynanın karşısında geçirdiği süre uzuyor, yüzünde en ufak bir farklılık bile onu huzursuz ediyordu. Bir gün dışarı çıkmak üzere hazırlanırken aynadaki yansımasının ona bakmadığını fark etti.
Gözlerini kırptı, yüzüne dokundu, her şey normal görünüyordu. Ancak içindeki tedirginlik dinmek bilmiyordu. Başka aynalara bakınca da aynı durumu yaşamaya başladı. Zihninde yankılanan düşünceler ona sürekli “düzeltmelisin” diyordu. Bu takıntı onu yavaş yavaş bir bilinmeze sürüklüyordu. Takıntı ve saplantılar, kişinin kendini bile tanıyamayacağı bir noktaya ulaştığında hayatın gerçeği mi değişirdi, yoksa zihin mi oyun oynardı?
Sayıların Esareti
Emre’nin dünyası tamamen sayılar üzerine kuruluydu. Kapı koluna dokunmadan önce mutlaka üç kere sayması, ışığı açarken beş kere basması gerekiyordu. Eğer bunları yapmazsa kötü bir şey olacağına inanıyordu. Zihni her an bir hesap makinesi gibi çalışıyor, çevresindeki her şeyi rakamlarla ölçüp biçiyordu.
Bir gün metroda giderken vagonun içinde kaç kişi olduğunu saymaya başladı. 34… 35… 36… Ancak içinden bir ses, “yanlış saydın” dedi. Tekrar saydı. 37 mi olmuştu? Panikledi, terledi, vagondaki herkes üzerine geliyormuş gibi hissetti. İndiği anda yeniden saymaya başladı. Sayılar arasında kaybolduğunu fark ettiğinde, bu girdaptan çıkmanın artık imkânsız olduğunu anladı. Takıntı ve saplantılar, bir insanı gerçeklikten ne kadar uzaklaştırabilirdi?
Kapının Arkasındaki Fısıltılar
Nil, her gece uyumadan önce kapısının kilidini en az yedi kez kontrol ediyordu. Bir gün evden çıkarken kapının kapandığından emin olmasına rağmen, apartman boşluğuna indiğinde içindeki huzursuzluk dayanılmaz hale geldi. Tekrar yukarı çıktı, kapıyı kontrol etti. Kilitliydi. Fakat aşağı inerken içindeki sesler ona “emin değilsin” diyordu.
Bu döngü günlerce sürdü. İşine geç kalıyor, sosyal hayatı yok oluyordu. Gece yatağa yattığında ise duyduğu fısıltılar onu rahat bırakmıyordu. Uyku ile uyanıklık arasında gidip gelirken, zihninde beliren o uğultu, ona tek bir şey söylüyordu: “Kapıyı bir kez daha kontrol et.”

O an anladı ki, korkusu sadece kapının açık kalması değildi. İçinde yankılanan şüpheydi. Kapının ardında gerçekten bir şey var mıydı, yoksa sadece kendi zihninin yarattığı bir yanılsamanın içinde miydi?
Kokunun Peşinde
Mert’in hayatı temizlik üzerine kuruluydu. Ellerini günde onlarca kez yıkamadan kendini huzurlu hissedemiyordu. Dışarıdan geldiğinde, kıyafetlerini anında değiştiriyor, odasının her köşesini sürekli temizliyordu. Ancak bu bile yetmiyordu.
Bir gün burnuna gelen hafif bir koku, içini rahatsız etti. Kaynağını bulana kadar evi defalarca temizledi. Camları açtı, halıları yıkadı, duvarları sildi ama koku gitmiyordu. Daha da kötüleşiyordu. Ailesi, kokunun olmadığını söylüyordu, ancak o bu fikre katılmıyordu. Kendisi için görünmeyen bir tehditle mücadele ettiğini düşünüyordu.
O gün anladı ki, temizlik ona huzur getirmiyordu. Temizlik takıntısı, aslında zihninde yarattığı bir hapishaneye dönüşmüştü. Takıntı ve saplantılar, insanın gerçeği bile değiştirebilecek kadar güçlü olabilir miydi?
Takıntılarla Yaşamaya Devam Etmek Mümkün mü?
- Günlük hayatı olumsuz etkileyen tekrar eden düşünce ve davranışlar fark edildiğinde, bir uzmana başvurulması önem taşır.
- Kendi kendine kontrol edilmesi zor olan durumlar için profesyonel destek almak gerekir.
- Takıntıları yönetmek, bireyin hayat kalitesini artırır ve psikolojik dengeyi sağlar.
Zihin, karmaşık bir labirent gibidir. Her köşesinde farklı bir hikâye barındırır. Takıntı ve saplantılar, bu labirentin karanlık koridorlarında kaybolmamak için fark edilmesi ve üzerinde çalışılması gereken konular arasında yer alır. Gerçekle hayal arasında bir yerde durup, hangi yoldan gitmeniz gerektiğini belirlemek tamamen sizin elinizdedir!
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.